Kansızlık ( anemi ) Kansızlık, sağlıklı ve yeterli kırmızı kan hücresinin olmaması nedeniyle, dokulara yeterince oksijen taşınamaması sonucu oluşan durumlar bütünüdür. Kansızlık kişide en sık olarak halsizlik ve yorgunluk ile kendini gösterir. Aneminin birçok sebep ve çeşidi vardır. Kansızlığın kısa ve uzun süreli olmasına göre kişide oluşturduğu etkiler de ciddi ya da hafif olabilir. Eğer kendinizde kansızlık olduğunu düşünüyorsanız mutlaka bir doktor ile görüşmelisiniz. Çünkü birçok ciddi hastalığın habercisi olabilir. Kansızlığın tedavisi basit besin desteğinden ciddi tıbbı tedavilere ( ilaçlar, kan transfüzyonu) kadar değişir. Bazı kansızlık türlerinden sadece sağlıklı beslenerek ve önerilen diyetlerle korunmamız mümkündür. Belirtileri nelerdir? Yorgunluk Soluk cilt Çarpıntı Nefes darlığı Göğüs ağrısı Baş dönmesi Dikkat eksikliği Soğuk el ve ayaklar Baş ağrısı Ilımlı anemi döneminde bu semtomların birçoğu olmayabilir. Anemi derinleştikçe semptomlarda artış olur. Klinik oturur. Ne zaman doktor görmelidir? Sebepsiz yere yorgunluk hissettiğinizde bir doktora görünmeniz gerekir. Bazı kansızlık sebepleri örneğin demir eksikliği anemisi sık görülür. Yorgunluğun altında büyük oranda anemi çıkmasına rağmen, yorgunluğun birçok başka sebebi olabilir. Bunu her zaman kansızlığa bağlamayın. Kansızlığın nedenleri; vücüdumuz yeteri kadar kırmızı kan hücresi yapamıyordur kanama: vucudumuzun ürettiği kırmızı kandan daha fazla kan kaybediyorsak vücudumuz kırmızı kan hücrelerimizi yıkıyorsa Yaygın görülen kansızlık sebepleri : Demir eksikliğine bağlı kansızlık : Kemik iliğinin kan hüceresi yapabilmek için demire ihtiyacı vardır. Vücutta demirin yetersiz oluşu kan yapımını azaltır dolayısıyla kansızlığa sebep olur. Vitamin eksikliğine bağlı kansızlık: Sağlıklı kan hücreleri için demire ek olarak vücudumuz folat ve vitamin B12’ye de ihtiyaç duyar. Diyetteki bu vitaminlerin eksikliğide kansızlık yapar. Bazen bu vitaminleri diyetle yeterince almamıza rağmen ya barsaklarda emilemez ya da vücut bunları işleyemez ve kansızlıkla sonuçlanır. Kronik hastalıklara bağlı kansızlık: Bazı kronik hastalıklarda mesela; kanser, kronik böbrek yetmezliği, AIDS, romatoid artrit, crohn hastalığı ve diğer inflamatuar hastalıklarda kansızlık oluşur. Burada bu kronik hastalıklar kırmızı kan hücrelerinin yapım aşamasıda müdahalede bulunarak kansızlıkla sonuçlanmasına neden olurlar. Aplastik anemi ( kansızlık) : Çok nadir görülen bu kansızlık tipinde kemik iliği yağ dokusu ile işgal edilmiştir ve kemik iliğinden kızmızı kan hücreleri üretilemez. Birçok hastalığa, ilaçlara, otoimmün hastalığa bağlı oluşabilir. Kemik iliği hastalığı ile ilişkili kansızlıklar: Lösemi ( kan kanseri) ve miyelodisplazi gibi kan hastalılarında kemik iliği çeşitli sebeplerden kızmızı kan hücresi üretemez. Sadece kan kanserinde değil diğer birçok kanser türüde, kemik iliğinde üretimi baskılayarak kansızlığa sebep olabilir. Hemolitik anemiler: Bu kansızlık türü kan hücrelerinin, kemik iliğinde üretilme hızından hızlı ve fazla miktarda, damarlarda ya da bazı organlarda yıkılmasından kaynaklanır. Bu anemiler kalıtsal olarak ya da sonradan gelişebilir Orak hücreli anemi: Kalıtımsal olan bu hastalık , kırmızı kan hücrelerinde olan şekil bozukluğu nedeniyle, uzun vadede damar ya da çeşitli organlarda kan hücrelerinin yıkılmasıyla oluşur. Ciddi bir hastalıktır. Diğer anemiler: Daha seyrek olarak görülen bir çok anemi çeşidi vardır. Mesala talassemiler. Bu hastalıklarda da kırmızı kan hücrelerinin yapı taşı olan hemoglobinde bozukluklar vardır. Risk faktörleri: Bazı faktörler kansızlık riskini arttırır. Diyetteki bazı vitaminlerin azlığı: Diyetteki demir, vitamin B12 ve folat eksiklikleri kansızlık riskini arttırır. Barsak hastalıkları: Emilim bozukluğu yapacak barsak hastalıkları ( crohn hastalığı, çölyak hastalığı gibi) kansızlık riskini arttırır. Çeşitli cerrahi barsak rezeksiyonları ( çıkarmaları) neden olabilir. Menstruasyon ( adet görme) : Menopoza girmemiş kadınlarda demir eksikliği kansızlık için en büyük riski oluşturur. Çünkü menstruasyon ile kırmızı kan hücre kaybı olur. Gebelik: Gebelik de demir eksikliği anemisi için artmış risktir. Bunun sebebi gebelikte artmış olan kan volümü ihtiyacı ve bebeğin gelişip büyümesi için kana olan gerekmesidir. Kısaca kana olan ihtiyaç artışından kaynaklanır. Çeşitli kronik hastalıklar: Bir çok kronik hastalık,böbrek hastalığı , karaciğer hastalığı kanser gibi, kırmızı kan hücrelerinin ömürlerini kısaltır ve çabuk ölmelerine neden olurlar. Bazende kronik mide ülseri olanlarda yavaş yavaş olan kanalara bağlı uzun vadede demir eksikliğ anemisi oluşur. Yine kronik atrofik gastriti olanlarda vitamin B12 emilemediği için uzun vadede vitamin B12 eksikliği dolayısıyla vitamin B12 eksikliği anemisi olacaktır. Kalıtsal hastalıklar: Ailede orak hücreli anemi, talessemi gibi kalıtsal hastalık öyküsü varsa doğacak çocuklar mutlaka taranmalıdır. Diğer faktörler: Bazı enfeksiyonlar, kan hastalıkları, otoimmün hastalıklar, çeşitli toksik kimyasallara maruziyet (benzen), kullanılan çeşitli ilaçlar ( kanser ilaçları, bazı antibiyotikler) , kırmızı kan hücresi yapımını azaltabilir ya da yıkımını arttırarak kansızlığa yol açabilir. Tedavi edilmemiş anemi birçok komplikasyona yol açar; Ciddi yorgunluk: Tam oturmuş bir kansızlık kişide günlük işlerini yapamayacak kadar ciddi yorgunluk yapabilir. Kalp problemleri: Kansızlık düzensiz kalp atışlarına , kalbin hızlı atmasına yani çarpıntıya yol açabilir. Çarpıntının ya da kalbin hızlı çalışmasının sebebi , kansızlığa bağlı olarak dokulara oksijen götürecek olan kırmızı kan hücrelerinin yetersizliğidir. Bunu kalp fazla çalışarak kapatmaya çalışır. Uzun vadede kalp yetmezliğne bile yol açabilir. Ölüm: Ölüm sadece belli başlı nadir görülen bazı kalıtımsal kansızlıklarda olabilir. Orak hücreli anemi gibi) Tedavi ve ilaçlar: Demir eksikliği anemisi: Kansızlığın bu tipi diyette değişiklik yaparak ve demir alımını arttırarak tedavi edebilir. Eğer menstruasyon dışı bir kanamaya bağlı kan kaybı nedeniyle gelişmişse kanama yeri saptanıp kanama durdurulmalıdır. Vitamin eksikliği anemisi: Folik asit ve vitamin B12 eksikliği anemisi folik asit ve vitamin B12 alımı ile tedavi edilebilir. Ancak sindirim sistemimizden, yiyeceklerde bulunan bu vitaminler, yeteri kadar emilemiyorsa özellikle vitamin B12 için iğne tedavsisi verilmelidir. Kronik hastalık anemisi: Bu tip aneminin spesifik ( özel ) bir tedavisi yoktur. Burada önemli olan altta yatan hastalığı, var olan hastalığı tedavi etmektir. Eğer semptomlar ağırlaşır ya da artarsa , kan transfüzyonu , eritropoetin denilen (normalde böbreklerde üretilir) hormon dışarıdan verilerek kırmızı kan hücre yapımını uyarılır. Bu ise semptomları azaltır. Aplastik anemi: Bu hastalık kırmızı kan transfüzyonunu içerir. Kemik iliği sağlıklı olmadığı için kesin tedavi seçenekleri arasında kemik iliği nakli vardır. Kemik iliği hastalığına bağlı kansızlık: Bu tip kansızlıkta yine basit ilaç tedavilerinden kemoterapi ve kemik iliği nakline kadar değişen tedavi şekilleri vardır. Hemolitik anemiler: Hemolize ( kan hücrelerinin parçalanması) sebep olacak şüpheli ilaçlardan , enfeksiyonlardan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. . Bu anemilerde steroid ya da bağıklığı baskılayan ilaçlar kullanılarak, kırmızı kan hücrelerinin yıkılması engellenebilir. Kansızlığın ciddiyetine bağlı olarak kan transfüzyonu gerekebilir. Orak hücreli anemi: Oluşabilecek komplikasyonları
HİPERTANSİYON NEDİR? Tansiyon yükselmesi bazılarının dediği gibi “sinsi bir katildir”. Halk arasında tansiyon yükselmesi hastalığı denilen hipertansiyon kan basıncında meydana gelen yükselme olarak tanımlanır. Bu yükselme sinsi bir katil gibi davranır. Vücutta atardamarlarda, kalpte ve böbreklerde damar sertliği denilen ve damar yapılanmasında bozulma ile karakterize sorunlara yol açar. Daha da ileri giderek halk arasıda inme dediğimiz çok ciddi beyin rahatsızlığına veya kalp krizine kadar giden büyük problemlere sebep olabilir. Büyük tansiyonu 120 mmHg, küçük tansiyonun 80 mmHg olması gerekmektedir. Yukarıda tanımlanan sinsi katil benzetmesi belkide hastalıklar içinde en çok hipertansiyona uyar. Çünkü hipertansiyonu olan hastalar yıllarca bu hastalığı fark etmeyebilir. Hipertansiyon yavaş ve sinsice yıllarca belirti vermeden hastanın kalp, böbrek ve göz damarlarına zarar verebilir. Toplumlarda hipertansiyona maruz kalma sıklığı yaşla beraber artar. Erişkinlerde görülme sıklığı ortalama % 20 dir.Ve ilerleyen yıllarda çoğu kimsede spot olarak yapılan ölçülerde rastlanabilir. Burada tehlikeye maruz kalma süresi, beraberindeki risk faktörleri oldukça önemlidir. PEKİ HİPERTANSİYON RİSKİNİ ARTIRAN SEBEPLER VAR MI? Halk arasında tansiyon veya yüksek tansiyon denilen hipetansiyona yakalanma riskini artırabilecek faktörler: 1-obesite ( Günlük spor aktivitesinin azalması ile beraber giden şimanlık durumları ) 2-aşırı alkol kullanımı (1 dublenin üstü ) 3-ailede hipertansiyon olması (1.derece akrabalarda, anne veya babada olması) 4-yüksek miktarda tuz tüketimi (8-10 gm. üzerinde) 5-Yaş (ileri yaşlarda görülme sıklığı artmaktadır.) 6-Stres ( Üzüntü ve yoğun çalışma tenposu) 7-Düşük potasyum magnezyum ve kalsiyum alımı (meyve, sebze ve antioksidan maddelerin az alınımı) 8-insülin direnci (Kilo artışı ile beraber vücut insülün düzeylerinin yetersiz cevap vermesi,tokluk kan şekerinde yükselme). HİPERTANSİYONDAN NASIL KORUNALIM? Yukarıda bahsttiğimiz gibi ideali 120’ye 80 olan kan basıncının, bu değerleri hafif aştığı durumlarda, Prehipertansiyon tedavisi: Yani kan basıncı değerleri büyük tansiyon 120 ile 139 mmHg arasında ve veya küçük tansiyon 80 ile 89 mmHg arasında olan hastalara, altta yatan başka bir sorun yok ise yaşam kalitesine yönelik değişiklikler hekimler tarafından önerilmektedir. Bunlar: 1-egzersiz 2-kilo verme, diyet 3-sigarayı bırakma 4-alkolü kesme veya miktarını azaltma 5-tuzdan kaçınma 6-yağsız yeme 7-sebze ve meyve yeme alışkanlığını artırma, Son yıllarda özellikle immüniteyi artırarak, kalp ve damar sistemizde aterosklerozu azalttığı ileri sürülen Antioksidanlar, hücrenin yapısında bozulmaya neden olan ve vücut enerji üretirken ortaya çıkan zararlı kimyasalların etkisini azaltarak sağlıklı bir kalp damar yapısını ve sağlıklı bir yaşlanmayı sağlıyor. A, C ve E vitaminlerinin de antioksidan etkisi bulunuyor. İşte antioksidan özelliği yoğun olan, kalp ve vücut sağlığımız için mutlaka tüketmemiz gereken bazı besinler. 1-Somon Balığı:(E vitamini, Selenyum ve Çinko) 2-Ton Balığı:(E vitamini, Selenyum ve Çinko) 3-Alabalık:(E vitamini, Selenyum ve Çinko) 4-Ceviz, Fındık, Ayçekirdeği, Kabak:(E vitamini, Selenyum, Çinko ve Magnezyum) 5-Brokoli ve Domates:(E vitamini, C vitamini ve bol miktarda antioksidan) 6-Karpuz:(E vitamini, C vitamini, krom ve çinko) 7-Yeşil Biber:(C vitamini ve krom) 8-Havuç:(A vitamininin ön vitamini olan karoten ve C vitamini) 9-Ispanak:(C vitamini, flavanoid, antioksidanlar) 10-Tahıl Tohumları:(E vitamini, krom ve çinko) 11-Sarımsak Tüm bunlara dikkat ederek kan basıncı yüksekliği vücuda oturmadan önlemek mümkün, ancak kan basıncı yüksekliği devamlı olan hipertansiyon hastalarında bunlar yeterli değildir, mutlaka ilaç tedavisi ve ek önlemler gerekir.